Hiç Kimse Senden Fazlasını Haketmez

Bunun üstüne yazacak çok da şey yok ama okuyan obursa yazan süsler de durur. Hiç kimse hayatının hiç bir döneminde eğer sen onun hayatındaysan, senden fazlasını hak etmez. Bu denge kuralıdır aslında. Biz bazen;  “birileri bizim için çok şey yaptı da biz ona layık olamadık.” gibi saçma sapan hislere kapılırız. Bazen annemi çok anaçtır ve verdiği sevgiyi hak etmedik sanırız, bazen de sevgilimiz benzer durumda olur…

Ama aslında durum bu değildir. Biz kimin hayatındaysak ona kattığımız şey en az onun bize kattığıyla dengededir. Bu belki biraz yeni bir ülkeye gidince döviz kurlarını anlamak gibi karışık gelebilir ama aslında hep bir denge noktası vardır.

Sizi çok sevdiğini, sizin için çok özveride bulunduğunu ve hatta sizden daha iyisini hak ettiğini sandığınız sevgilileriniz varsa bilin ki; Sİz onların anca ve zorla hak ettiklerisiniz.

Kasım 2017

Sırası Gelince Çözelim

Hiç kimse var olmayan bir sorunu çözemez.

Zihin uçup gidiyor bazen. O zamanlarda alt yazılarda şunlar yazıyor. Alt yazılar da yazıyor zira kelimeler kalbin dilinde değil. Kalp anlasın diye alt yazı gerekiyor İspanyolcadan…

Zihinde var olan: “Şimdi şöyle olursa böyle yapılır ve ondan sonra bu olursa şöyle davranırız… Bunca yıllık birikimin hepsini bu soruna dökmek zorunda kalacağız. Ya ondan sonra başka bir şey olursa ne yaparız…” Ne bileyim ne yaparsınız? Bence hiç bir şey yapmayın. En iyi eylemsiz kalmak olur çoğu zaman.

Benim aklımdaki şey başlıkta olan; sırası geldi mi?

Siz hiç sırası gelmemiş bir sorunu çözdünüz mü? Şimdi bana; “Ben önlem almasam o şeeey sonra şeeey olurdu, ben daha olmadan önüne geçtim..!” demeyin. Öyle olacağına emin misiniz?

Rol çalmak en mütevazi insanın bile yaptığı küçük ve keyifli bir oyundur. Bazen ortamdaki uzmanın rolünü çalarız. Bazen en popüler olanın rolünü. Bunlar kabul ama Tanrı’ nın rolünü çalmaya bence hiç gerek yok. Sonra,  “Rolü sana devrediyorum ama sorumlulukta senin.”  derse sıkıntı olabilir. 🙂

Sorunları olacaklarını varsayarak kafaya takmak mantıksızdır. Hatta olsalar da kafaya takmak çok mantıklı sayılmaz. 🙂

Ocak 2015

F K D

Kendini tanıma yolculuğu için söylenebilecek çok söz, okuna bilecek çok kitap ve dinlenebilecek çok kişi var. İster bir mürşit bulun, dalın seyri sülüğe ister bağımsız takılın toplam da hiç bir öğreti birbirinden çok da farklı değil. En azından başlangıcı aynı gibi. Fark et, kabul et ve yoluna devam et. Altı buçuk kelime -ve- dahil. Peki uygulamak bu kadar zor mu? Bilmem zor mu? Burada kadınları aşağılar gibi görünen bir kızılderili atasözü kullanmak zorundayım. Amaç hissi verebilmek. Başka anlam yüklemeye gerek yok. Söz şöyle der:  “Yalnızca kadınlar zor der.”  Ne zor ne kolay? Siz olan bir şeyin tek bir an içinde bir süreçle olduğuna sıkı sıkıya tutunduysanız, zaman kazanmak için bir yöntem daha var demektir… 🙂

Oluş tek bir andır. Yani fark etmek içinde, kabul etmek için de ve takılmadan devam etmek için de özel bir tiyatroya ihtiyaç yok. Ertelemekten vazgeçerseniz kendiliğinden olur. Olur mu? Yoksa daha birz şunlar biraz da bunlar olduktan sonra mı hazır olacaksınız? 🙂

Mayıs 2016

Yüzleşmek

Yüzleşemediğin zaman unutmak temel bir ihtiyaçtır. Yüzleşemediğin şeyler eksiklik hissi verir. Bilirsin ki yüzleşmezsen bir yanın eksik-korkak kalacaktır. Beceremeyeceksen de -unutmak- en doğal olandır…

Eksiklik hissi hala o kalibrede olmamaktan gelir.

Korkaklık da bir önceki sefer de yapamamış ve bir sonra da yapamayacağını düşünmekten. Her ikisi de ister doğru olsun ister yanlış sana ait olan hislerdir. Amigdala konusunda aklımıza kazınmış olan iki kelime devreye girer: ” Savaş ya da Kaç”.

Hangini uygularsan uygula hayat sen zorlaştırmak için çaba sarf etmedikçe zorlaşmaz. Şimdi -ki kendileri elde olan tek zaman birimi- yüzleşmek için uygun zaman.

2017